Âşık Remzâni

 

 

 

 

ALEVİ - Şİİ/CAFERİ

İNANÇ-İBADET FARKLILIĞI

 

Namık Kemal DOĞANAY

 

 

İnanç bakımından İslamın iki ana ekolünün olduğunu söyleyebiriz. Bunlar Sünnilik ve Şiilik’tir. Alevilik farklı din, kültür ve düşüncelerden etkilenmiş ve  etkilendiği değerleri yeni bir sentezle kendisine uyarlamıştır. Bu manada Alevilik, Şiiliğin bazı değerlerinden etkilenmiştir. Fakat Anadolu Alevilerinin kendilerine özgü bir inanç yapılanmaları bulunmakta olup; bu yapılanma Şiilikten farklılaşan nitelikler içerir.

 

Sünniliğin (Ehli Sünnet) inanç açısından Maturudilik, Eş’arilik ve Selefilik olmak üzere üç ekolü (mezhebi); Hanefilik, Şafilik, Malikilik ve Hanbelilik (Halefilik) olmak üzere de dört büyük fıkıh mezhebi vardır.

 

Şiiliğin de ikincil ekolleri bulunmaktadır. Bunlar Sebeiyye, Gurabiyye, Keysaniyye, Zeydiyye, İmamiye, İsnaaşeriyye ve İsmailiyye’dir.

 

Şiiliğin inanç-ibadet esasları ile Sünnilerin inanç-ibadet esasları arasında temelde çok büyük farklılıklar bulunmamaktadır. Şiiliğe göre imanın şartları beştir. Bunlar;

 

        a)    Tevhid (Allahın varlığına, birliğine inanmak)

        b)   Nübüvvet (Peygambere inanmak)

        c)    Mead (Ahirete ve yeniden dirilmeye inanmak)

        d)   Adalet (Allahın kimseye zulmetmeyeceğine inanmak)

        e)    İmamet (On iki İmama inanmak)

 

Şiiliğe göre İslamın şartı ise dokuzdur. Bunlar;

 

        a)    Namaz kılmak

        b)   Oruç tutmak

        c)    Zekat vermek

        d)   Hacca gitmek

        e)    Humus vermek (Ganimet olarak alınanın, bir kısmının Peygamber ve ailesine, yoksullara, yetimlere vermek)

        f)     Cihat etmek

        g)    İyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak

        h)   Tevella etmek (Ehlibeyte ve dostlarına dost olmak)

        i)     Teberra etmek (Ehlibeytin düşmanlarından uzak durmak, onları sevmemek)

 

Şiiliğin ve Sünniliğin inanç ve ibadet esasları incelendiğinde; bu iki ekol arasındaki asıl ve temel farklılık; peygamberimiz Muhammed Mustafa’dan sonra kimin onun yerine geçerek halife olacağıdır. Şiilik halifenin İmam Ali ile birlikte On iki İmamlardan olduğunu; Sünnilik ise halifenin seçimle belirleneceğini savunur.

 

Şiiliğin/Caferiliğin inanç ve ibadetle ilgili esasları incelendiğinde ise; Aleviliğin Şiilik/Caferilikten inanç ve ibadet konusunda çok farklılaştığı görülecektir. İmam Ali ve On iki İmamlara, İmam Cafer-i Sadık’a olan sevgi, tevella ve teberra dışında, iki inanç sistemi arasında fazla bir beraberlik bulunmamaktadır. Caferilik şeriatçı-fıkıhcı-zahiri(dışsal) bir sistem iken; Alevilik tasavvufi-batıni(içsel)-senkretik (farklı din, kültür, düşünceleri bütünleştirme, özümseme) bir sistemdir. Alevilik farklı din, kültür ve düşüncelerden etkilenmiş olup; tarihsel ve sosyal koşulların sonucu olarak yüzyıllara yayılan bir zaman sürecinde yeni bir sentezle kendisine uyarlamıştır.

 

Şiiliğin imanın beş şartındaki tevhid, nübüvvet, mead, adalet, imamet ve velayet inançlarına, Aleviliğin bakışı tümüyle farklıdır.

 

+) Şiilikteki tevhid inancına göre Allah, varlıkları yoktan yaratır. Allah zatı ve sıfatları ile tüm evrenden ayrıdır. Allah tektir ve hiç bir varlıkta belirmez ve  görünmez. Yaratan Allah ile yaratılan tüm varlıklar birbirinden ayrıdır. Şiilikteki bu Allah inancı Sünnilikteki Allah inancıyla benzerdir.

 

Alevilikteki Allah ise Vahdet-i Vucut düşüncesine dayanır. Allah ve evren bir bütündür. Allah bütün varlıklarda, yani evrende görünür, tecelli eder. İnsan, yaratılanların en güzeli ve mükemmeli olduğundan, Allah insanda tecelli eder. İnsanların en ulu ve yücesi peygamberler ve On iki imamlarda Allah cisimleşir-bütünleşir. Allah da İmam Ali de bütünleşmiştir, O’nda tezahür etmiştir.

 

Görüldüğü üzere Şii/Caferi inancı ile Alevi inancının Allaha bakışı çok ayrılmaktadır. Caferiler açısından Alevilerin bu bakış açısı kafirliktir.

 

+) Caferilik ve Alevilik nübüvvet ve velayet inancı bakımından ayrışmaktadır. Sünnilikte olduğu gibi, Şii inancında da peygamberler, varlıkları-cisimleri bulunan Cebrail aracılığıyla, vahiy yoluyla Allahtan buyrukları alırlar. 

 

Alevilikte ise, Cebrail ve tüm meleklerin ontolojik bir varlıkları bulunmamakta, sadece Allahın güçlerinden birisinin simgesel ifadesidir. Alevi inancına göre Cebrail, peygamberin aklı ve kalbidir. Vahiy ise, peygamberin kalbine ve aklına buyrukları ilham etmesidir. Kutsal kitaplar bu nedenle peygamberlerin sözüdür. Kuran da peygamberin sözüdür.

 

Alevi inancına göre tüm peygamberler, İmam Ali’nin tanrısallığını anlatmak için insanlara gönderilmiştir. Peygamber Muhammed Mustafa da, İmam Ali’nin velayetini ve onun Allah’ın tecelli etmiş en mükemmel hali olduğunu, insanlara tebliğ etmek için gelmiştir.

 

Alevilikte velayet, nübüvvetten daha üstünken;  Şiilikte bu durum küfürle, kafirlikle eş değerdir.

 

+) Mead (ahired) inancında da, Alevilikle Şiilik/Caferilik ayrılmaktadır. Sünnilikle Şiiliğin ahiret inancına, kıyamet, cennet (Sünniler, inananların cennette Allahı göreceklerini savunurken, Şiiler görülemeyeceğini ileri sürerler), cehennem kavramlarına bakışları; hemen hemen aynıdır.

 

Alevilikte ise, cennet, cehennem, kıyamet gibi kavramların içeriğinde ahiret inancı bulunmamaktadır. Cennet, kişinin yaptığı iyiliklerin sonucu huzur ve mutluluğu; cehennem ise yaptıkları kötülüklerinin sonucu sıkıntı ve ezalarıdır. Cennette olmak, dört kapı kırk makamı uygulayarak kamil insan olarak yaşamak, devriye ile ruhun olgunlaşarak Hakk’a ulaşmasıdır.

 

Derviş Ali’m der ki nefesim haktır

Hak diyen canlara şek şüphem yoktur

Cehennem dediğin dal odun yoktur

Herkes ateşini burdan getirir

 

Alevilikteki devriye-tenasüh (reenkarnasyon) inancı, Şiilikteki ahiret inancına tamamen zıt bir inançtır. Dolayısıyla Şiiler tarafından İslam dışı olarak görülmektedir.

 

+) Aleviler, velayet inancının sonucu olarak, İmam Ali de olduğu gibi On iki İmamları Allahın tecellisi olarak görürler. Aleviler velayetin On iki İmamlardan sonra da devam ettiğine; Hacı Bektaş Veli’nin velayet makamının temsilcisi olduğuna ve O’nun Anadolu’nun İmam Alisi olduğuna inanırlar.

 

+) Şiilikte, Kuran’daki ayetlerin evrensel ve tüm zamanlar için olduğu inanılırken, Alevilikte, bir bölüm ayetlerin o dönemle ilgili olduğu, tüm insanlar için geçerli olmadığı,  tüm zamanlar için geçerli olmadığı inancı vardır. Aşıkların deme, nefes ve deyişlerinin Kuran ayetlerinin en güzel yorumu olduğu inancı vardır. Şiilikte, Telli Kuran denilen sazlar eşliğinde söylenen bu deyiş ve nefesler için ise sapkınlık denilmektedir.

 

+) Alevilikte, ilk  cemin yapıldığı, semahın dönüldüğü, İmam Ali ile birlikte Muhammed Mustafa’nın da bulunduğu kadın-erkekli Kırklar Meclisi inancı vardır. Şiilikte Kırklar Meclisi inancı yoktur, uydurmadır.

 

+) Alevilikte musahiplik-yol kardeşliği vardır. Şii/Caferilikte musahiplik bulunmamaktadır.

 

+) Şiiler Sünniler gibi camilerde üç vakit namaz kılarlar. Aleviler cemevlerinde ikrar, görgü, sorgu, musahiplik cemleri yaparlar, niyaz ederler.

 

+)  Şiiler için ramazan orucu tutulması farzdır. Şiiler, tıpkı Sünniler gibi ramazan ayında bir ay oruç tutarlar, iki-üç gün dışında muharrem orucu tutmazlar. Aleviler ise ramazan ayı orucu tutmazlar, muharrem ayında oruç tutarlar.

 

+) Caferiler dört kadınla evlenebilir. Ayrıca belirli bir ücret karşılığında belirli bir süre bir kadınla da nikah yapılabilir (mut’a nikahı). Miras paylaşımında kız ve erkek çocukları eşit haklara sahip değildir. Kadının tek başına şahitliği kabul edilmez.

 

Alevilikte ise tek eşle evlilik esastır. Mut’a nihakı ve kız ve erkek çocuklar arasındaki eşitsizlik ise tamamen inanç sistemine aykırı bir uygulamadır.

 

+) Şiiliğin bazı alt ekolleri dışında ibadet dili kesinkes arapçadır. Alevilikte ise ibadet dili herkesin kendi ana dilidir.

 

+) Alevilikte kadın-erkek ayrımı bulunmamaktadır. İbadet ve sosyal yaşamda kadın-erkek birliktedir. Cemevinde ibadetler birlikte yapılır. Kadın da ana olarak cemde postta oturabilir ve cemi yürütebilir.

 

Caferilikte ise kadın-erkek birlikte ibadet edemez. Bir arada bulunması için kadının tamamen kapanması gerekir.

 

+) Caferilikte misyonerlik ve cihat vardır. Diğer inanca sahip insanları kendi inanç ve ibadet sistemine dahil etmek için yoğun bir misyonerlik faaliyeti vardır. Cihat etmek de farzdır.

 

Alevilikte misyonerlik bulunmamaktadır. Diğer insanları Alevi yapmaya çalışmamaktadır. Alevilik zordur, Dört Kapı Kırk Makamı uygulamak gerekir, ikrar vermesi gerekir, kamil insan olması gerekir. Bu yüzden gelme gelme, dönme dönme! Gelenin malı dönenin canı! derler. Zorlama kesinlikle bulunmamaktadır. Alevilik rızalıkla olmaktadır.

 

 

Sonuç

 

Alevi/Bektaşi inanç sisteminde; Şii/Caferi inanç sisteminde hiçbir şekilde bulunmayan ve hatta sapkınlık-kafirlik-küfür olarak görülen mürşid, pir, dede, rehber, talip, can, mürşidlik, pirlik, dedelik, rehberlik, müritlik, zakirlik, insanı kamil, musahiplik, ocak, düşkünlük, adap-erkan, şeriat-tarikat-marifet-hakikat, cem, ikrar-görgü-sorgu-musahiplik cemleri, Hakka yürüme, devriye, Dört Kapı Kırk Makam, rıza şehri, semah, nefes-deyiş, Telli Kuran, kadın-erkek eşitliği, dem-dolu vb terminolojiler, ritüeller, hizmetler ve kurumlar bulunmaktadır.

 

Şii/Caferi inanç ve ibadet anlaşıyışı ise Sünni inanç ve ibadet anlayışına çok daha yakındır. Bu nedenle Caferilik/Şiilikle, Aleviliği aynı veya yakın inanç olarak görmek, savunmak Şii misyonerliğine hizmet etmekten başka bir şey değildir.

 

Aşk ile...

 

 

Kaynakça: 

 

       -          Atalay, Ali Adil, İmam Cafer-i Sadık Buyruğu, Can Yayınları, 2014

       -          Kaygusuz, İsmail. Görmediğim Tanrıya Tapmam, Alev Yayınları, 1996

       -          Kılıç, Mustafa Cemil, Alevilere Yönelik Şii/Caferi Misyonerliği ve Alevi-Şii Benzemezliği Üzerine, www.habercem.com

 

 

 

                                                          -  Makaleler  -